Der Türkische Bund in Berlin-Brandenburg (TBB) veranstaltete am 19.9.2014 im Tiyatrom in Berlin einen Gedenkabend für die Opfer der NSU-Verbrechen.
Die von der Leiterin des Antidiskriminierungsnetzwerkes des TBB (ADNB) Eva Maria Andrades moderierte Veranstaltung wurde von der Antidiskriminierungsstelle der Bundes (ADS) unterstützt.
Die Sprecherin des TBB und stellvertretende Bundesvorsitzende der TGD, Ayşe Demir, erinnerte nochmal daran, dass jahrelang die Opfer zu Tätern gemacht wurden. „Das nennen wir institutionellen Rassismus“, so Demir.
Der Leiter des Referates Grundsatzangelegenheiten bei der ADS, Bernhard Franke, dankte dem TBB und der TGD für die Aktivitäten gegen Diskriminierung und Rassismus.
Im Ersten Teil der Veranstaltung trug Esther Dischereit begleitet von DJane İpek İpekçioğlu aus ihrem Werk “Blumen für Otello/Klagelieder” vor. Die Darstellung sorgte im Publikum für emotionelle Momente.
Im zweiten Teil der Veranstaltung fand unter der Leitung von Safter Çınar, Bundesvorsitzender der TGD, eine Podiumsdiskussion mit Carsten Ilius (Nebenklägervertreter NSU-Prozess), Petra Pau (NSU-Untersuchungsausschuss), Andrea Dernbach (Tagesspiegel) und Ersin Erman (Psychotherapeutin) statt.
Carsten Ilius machte darauf aufmerksam, dass im NSU-Prozess in München im Gegensatz zu anderen politischen Verfahren die Angeklagte Beate Zschäpe fast wie ein Gast behandelt wird.
Petra Pau kritisierte, dass trotz der Versprechungen von Bundeskanzlerin Merkel bislang keine der Empfehlungen des NSU-Bundestagsausschusses umgesetzt worden sind.
Andrea Dernbach sagte, dass die Medien anfangs den Theorien der Sicherheitsbehörden gefolgt sind, aber nunmehr sehr kritisch die Entwicklung beobachten und berichten würden.
Esin Erman bemängelte die unzureichende Betreuung der Opferfamilien und forderte, dass die Opferperspektive Eingang in die entsprechenden Gesetze finden müsse.
Zum Abschluss sagte Çınar, dass der institutionelle Rassismus eines der Hauptprobleme in Deutschland sei und hiergegen tiefgreifende Maßnahmen ergriffen werden müssten.
Blumen für Otello – Über die Verbrechen von Jena: Klagelieder (deutsch-türkische Ausgabe) von Esther Dischereit, mit einem Interview von Insa Wilke und Übersetzt aus dem Deutschen ins Türkische von Saliha Yeniyol von Secession Verlag für Literatur.
“Otello için çiçekler/Ağıtlar”
Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu NSU-cinayetlerini kurbanlarını anmak için bir akşam düzenledi.
Dışlanmaya Karşı Federal Büronun (ADS) desteklediği toplantı 19 Eylül 2014 de Tiyatrom’da gerçekleşti.
Toplantının sunumunu TBB’nin “Berlin Dışlanmaya Karşı Ağ” kurumu yöneticisi Eva Maria Andrades yaptı.
TBB sözcüsü ve TGD Genel Başkan Yardımcısı Ayşe Demir açılış konuşmasında NSU-cinayetleri sürecinde suçluların göçmen kökenli insanlar arasında araştırılmasının “yapısal ırkçılık” olduğunu belirrti.
ADS Referat Grundsatzangelegenheiten bölümü müdürü Bernhard Franke selamlama konuşmasında TBB ve TGD’ye ırkçılığa ve dışlanmaya karşı yapılan çalışmalar için teşekkür etti.
Toplantının birinci bölümünde Esther Dischereit ve DJane İpek İpekçioğlu Dischereit’ın “Blumen für Otello – Otello için çiçekler/Ağıtlar” adlı eserinden bölümleri müzik eşliğinde sundular. Sunum katılanlara duygusal anlar yaşattı.
Toplantının ikinci bölümünde yapılan paneli Almanya Türk Toplumu (TGD) Genel Başkanı Safter Çınar yönetti. Panelde konuşmacı olarak NSU-davası müdahil avukatı Carsten Illius, Federal Almanya Parlamentosu başkan vekili, Sol Parti milletvekili ve NSU-araştırma komisyonu üyesi Petra Pau, Berlin Tagesspiegel gazetesinden Andrea Dernbach ve psikoterapist Esin Erman yer aldılar.
Avukat Illius, Münih’deki NSU-davasını anlattı, dosyaların çok kez geç ve eksik ellerine geçmesinden şikâyet etti. Ayrıca, diğer “politik” davaların aksine sanık Beate Zschäpe‘nin mahkemede bir sanıktan çok bir konuk gibi muamele gördüğünü söyledi.
Petra Pau, başbakan Merkel’in verdiği sözlerin aksine Federal Parlamento araştırma komisyonunun yaptığı önerilerin yaşama geçirilmediğini belirtti.
Gazeteci Dernbach, basının da başta cinayetlerin aşırı sağ tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu anlayamadığını, ancak sonra olaya sahip çıktığını ifade etti.
Psikoterapist Esin Erman ise, mağdur ailelerin yeterli psikolojik destek almamış olduğunu belirtti. Erman, ilgili yasalara mağdurların bakış açısının yansıması gerektiğini, her türlü ırkçılık şikayetinin ciddiyetle araştırılmasının zorunlu yapılması gerektiğini vurguladı.
Çınar kapanış sözlerinde Almanya’da en önemli sorunun yapısal ırkçılık olduğunun altını çizdi ve TGD’nin bu konunun üzerine gidilmesinin takipçisi olacağını belirtti.