Kategorie: Türkisch

Uluslararası Kadınlar Günü nedeniyle Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu (TBB) bir açıklama yaptı:

Uluslararası Kadınlar Günü Birinci Dünya savaşı yıllarında sosyalist kuruluşların girişimi sonucu eşit haklar, kadınlara seçme ve seçilme hakkı ve emekçi kadınların özgürlüğü mücadelesinde oluşmuştu. Birleşmiş Milletler 1975 yılında 8 Mart’ı “Kadın Hakları ve Dünya Barışı günü” olarak ilan etmiştir. Berlin eyaletinde Dünya Kadınlar Günü’nün resmi tatil ilan edilmesini TBB tekrar selamladı .

TBB Sözcüsü Ayşe Demir açıklamada şu görüşlere yer verdi: “Son on yıllarda kadın haklarında gerçekleşen önlemlere karşın 21. yüzyılda hala ‘eşit işe eşit ücret’ talebi geçerliliğini korumaktadır, kadınlar güvencesiz iş anlaşmaları ile minijoblarda ve istekleri dışında yarım gün işlerde çalıştırılmaktadır. Gerçek odur ki, ekonomi ve politikada kadınlar yönetici pozisyonlarında azınlıktadırlar”

TBB açıklamasında kadınların eşitsizliğine ve dışlanmalarına karşı yasal ve kamusal önlemlerin yaygınlaştırılmasını talebi vurgulandı.

TBB Sözcüsü Ayşe Demir yaptığı yazılı açıklamada “kadına şiddet, dünya çapında hala en fazla görülen insan hakları ihlalidir. Bunun Almanya’da özellikle eşler arasında her gün yaşandığını Federal Almanya Emniyet Genel Müdürlüğü’nün (BKA) güncel raporu bir kere daha belgelemektedir”, dedi.
 
Bu rapora göre 2017 yılında eşleri tarafından şiddet gören kadınların sayısının 140.000 olduğunu ama birçok vakanın bu istatistiklerde yer almadığına dikkat çeken Ayşe Demir ‘’141 kadın 2017 yılında öldürüldü’’ dedi.
 
Kamuoyunda kadına şiddetin ancak kadın için dramatik bir şekilde ya da ölümcül sonuçlandığında tartışılmasının kabul edilemez olduğunu söyleyen Demir, bu vahşetin sadece Uluslararası Kadına Karşı Şiddete Hayır Günü ya da Dünya Kadınlar Günü’nde konu edilmesini eleştirerek kadına yönelik şiddete karşı daha somut ve etkili önlemlerle mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
 
Demir açıklamasında şu görüşlere de yer verdi: ‘’Kadınları şiddete karşı korumak devletin asli bir görevidir. Bu nedenle kadına karşı şiddetin ve ayrımcılığın önlenmesi için hukuksal ve idari alanda çok daha etkin önlemler alınmalıdır.”
 
Ayşe Demir kadınların kendilerini koruyabilmeleri için gerekli bilgilere sahip olmaları gerektiğini ve bu nedenle bilgilendirme kampanyalarının arttırılmasını ve şiddete karşı mücadele eden kadın kuruluşlarının daha fazla desteklenmesini talep etti.

23 Kasım 1992 de Mölln’de gerçekleşen ırkçı kundaklama sonucunda Yeliz Arslan (10), Ayşe Yılmaz (14) ve Bahide Arslan (51) yaşamlarını yitirmiş, diğer aile fertleri de ağır yaralanmışlardı.

Mölln saldırısının 26. yılında bir açıklama yapan Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu (TBB) gerek toplumdaki, gerekse kamu kurumlarındaki ırkçı ve insanları aşağılayıcı tutum ve davranışlara karşı daha tutarlı ve etkili önlemler talep etti. 

TBB Yönetim Kurulu sözcüsü Ayşe Demir açıklamasında “Özellikle Chemnitz’de yaşanan olayların bizi uyandırarak ırkçılığın artık toplumun ortasına yayıldığını göstermiş olması gerekiyor‘‘ dedi.
Ayşe Demir devamla Nasyonal Sosyalizm’den 73 yıl sonra ırkçıların yine çekinmeden ve açıkça zihniyetlerini sergileyebilmelerini öfkeyle karşıladıklarını ifade etti.

Sivil toplum ve politikanın daha tutarlı bir şekilde, güçlenen sağcılara karşı durması gerektiğini anlatan Demir, demokratik partilerin bazı temsilcilerinin de AfD partisinin söylemlerini üstlenerek toplumun sağa kaymasına neden olmasını kuvvetle kınadı.

Ayşe Demir bu konuda ayrıca şu görüşleri dile getirdi: “Irkçı ve insanları aşağılayıcı tutumlara ve kurumsal ırkçılığa karşı ivedi ve etkili önlemler gereklidir. Bu bağlamda, NSU cinayetlerinin tüm arka planının ortaya çıkarılması ve ırkçı cinayet ve saldırıların suçlularının bulunması ve cezalandırılması talebimizi ısrarla yineliyoruz‘‘.

Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu Mölln’deki ırkçı saldırının 26. yılında Aslan ve Yılmaz ailelerinin ve dostlarının yanındadır.

NSU cinayet ve terör eylemlerinin ortaya çıkmasının yedinci yılı nedeniyle Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu (TBB) bir açıklama yaptı:

4 Kasım 2011 tarihinde ırkçı NSU çetesinin üç ana sorumlusundan ikisi ölü olarak bulunmuştu. Federal Şansölye Angela Merkel 23 Şubat 2012 tarihli anma etkinliğinde öldürülen insanların yakınlarına dönerek şu sözü vermişti: “Federal Almanya’nın başbakanı olarak cinayetlerin eksiksiz aydınlatılacağı ve katillere yardım eden herkesin yakalanacakları ve hepsinin hak ettikleri cezaya çarptırılacakları konusunda söz veriyorum.”

TBB Sözcüsü Ayşe Demir yaptığı açıklamada “Maalesef bu söz yerine getirilmedi” dedi.

TBB açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “Gerek Federal Parlamentoda gerekse eyalet parlamentolarında görev yapan araştırma komisyonları, gerekse Münih’te 11 Haziran 2018 de sona eren ceza davasında da olayın perde arkası tümüyle açıklığa kavuşmamıştır.”

“Tam aksine özellikle resmi makamların bu cinayet dizisindeki sorumlulukları hala açıklığa kavuşmadı” diyen TBB Sözcüsü Demir sözlerine “Hessen eyaletinin sağ terörist NSU’ya ilişkin belgeleri 2134 yılına kadar gizli tutma kararı almış olması bu konudaki kuşkuları arttırmıştır” şeklinde devam etti.

Bu tür gizlilik önlemleri ile “herhâlde boşuna açıklığa kavuşturmaya uğraşmayın mesajı verilmek isteniyor” görüşüne yer veren TBB Sözcüsü Ayşe Demir, buna rağmen Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu‘nun Şansölye Angela Merkel’in verdiği söz yerine gelene kadar bundan böyle de olayın takipçisi olacağını vurguladı.

Bu çerçevede TBB, özellikle sağ terörizm ile gizli servislerin bağlantılarını açığa çıkartacak bağımsız bir komisyonun kurulması yönündeki istemini ısrarla tekrarladı.

25 yıl önce, 29 Mayıs 1993 tarihinde Solingen’de gerçekleşen ırkçı kundaklama sonucu beş kişi yaşamını yitirmişti: Saime G. (4 yaşında), Hülya G. (9 yaşında), Gülüstan Ö. (12 yaşında), Hatice G. (18 yaşında) und Gürsün İ. (27 yaşında)

Göçmenlere ve mültecilere karşı düzenlenen bu ve diğer çok sayıda ırkçı saldırı ve cinayetler politik sığınmacılara ve mültecilere karşı sürdürülmüş olan kampanyaların, ırkçı olayların kişiselleştirilmesinin ve sağ popülist söylemlerin politikada ve medyada küçümsenmesinin bir sonucu idi.

Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu (TBB) Yönetim Kurulu Sözcüsü Ayşe Demir konuya ilişkin açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Maalesef günümüzde durum farklı değil. AfD ve benzerlerinden cesaretlenenler çekinmeden açık bir şekilde mültecilere, göçmenlere ve Müslümanlara karşı söylemler üretmektedirler.”

Demir devamla “Her gün sözüm ona ‘Alman normlarına’ uymadıkları gerekçesi ile insanlara saldırılmaktadır. Özellikle korkutucu olan, bu saldırıların olağan gündelik olaylar olarak kabullenilmiş olmasıdır” dedi.

Bu nedenle toplumdaki tüm ırkçı ve insanları aşağılayıcı tutumlara karşı çıkılması gerektiğini belirten Ayşe Demir, NSU cinayetlerinin tümü ile aydınlanması ve resmi kurumların olası bağlantılarının ortaya çıkarılması talebini yineledi.

Demir açıklamasında şu görüşlere de yer verdi: “Oluşmuş olan güvensizlik ortamının aşılması için her türlü kışkırtıcı ve ırkçı söyleme karşı çıkılması ve Federal Şansölye Merkel’in verdiği NSU cinayetlerinin tüm açıklığı ile aydınlatılması sözünün yerine getirilmesi gerekmektedir.”

Irkçı kundaklamanın 25ci yılında Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu Genç ailesinin ve dostlarının yanındadır.

Burak Bektaş altı yıl önce 5 Nisan 2012 günü sokak ortasında tabanca ile vurularak öldürüldü,  arkadaşları Jamal ve Alex ağır yaralandılar.

Berlin polisinin ve Berlin savcılığının soruşturmaları altı yıl sonra hala bir sonuç getirmedi.

TBB sözcüsü Ayşe Demir konuya ilişkin açıklamasında “Burak ve arkadaşlarına yapılan saldırı NSU cinayetlerinin tesadüfen ortaya çıkmasından birkaç ay sonra gerçekleşti. Ayrıca cinayet öncesinde herhangi bir sürtüşme ya da tartışma da yaşanmamıştı.  Bu nedenle olayın ırkçı bir temeli olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır.“

Demir devamla “maalesef kamuoyunda ve politik alanda bu korkunç cinayeti aydınlatma bilinci oluşmadı” dedi.

Açıklamada TBB’nin Burak Bektaş’ın ailesinin ve ‘Bektaş cinayetini aydınlatma girişiminin’ olayın olası ırkçı perde arkasının göz önüne alınarak yeniden araştırılmasını talebini desteklediği belirtildi.

TBB sözcüsü Demir açıklamasında “Bektaş ailesinin avukatlarının soruşturmanın Federal Başsavcılığınca ele alınması talebini destekliyoruz. Bu talebin Federal Başsavcılıkça ret edilmesini anlamak mümkün değildi”, dedi.